SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU
VE 6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA YAPILAN GENEL ATIFLA UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR
(THE INSURANCE ARBITRATION COMMISSION AND THE PROBLEMS ENCOUNTERED IN IMPLEMENTATION WITH GENERAL REFERENCES TO TURKISH CODE OF CIVIL PROCEDURE NO. 6100)
Muhammed KARAKOÇ[*]
ÖZ
Usul hukuku ile ilgili bir kurum olan tahkim “aralarında uyuşmazlık yaşayan tarafların, uyuşmazlığın çözümünü devlet yargılamasından ziyade özel kişilere bırakmalarıdır.” Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan iç tahkim HMK’da düzenlense de sigorta hukuku ile ilgili durumlarda kanun koyucu genel iç tahkim yargılamasından ayrılarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu md. 30’da özel olarak sigorta tahkimini düzenlenmiştir. İlgili maddede geçtiği üzere sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan ile riski üstlenen kişiler veya güvence hesabından menfaat sağlayan kişiler ile hesap arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesi amacıyla Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulmuştur.
Araştırmanın ilk bölümünde sigorta ve tahkim kavramları açıklanmaya çalışılarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan tahkimin olumlu ve olumsuz yönleri üzerinde durulmuştur.
İkinci bölümde ise sigorta tahkim yolu ile uyuşmazlıkların nasıl çözümlendiğine değinilerek Sigorta Tahkim Komisyonu’nun yapısı incelenmiştir.
Üçüncü bölümde ise yargılamanın kapsamından bahsedilerek Sigorta Tahkim Yargılaması’nda tarafların kimler olduğu üzerinde durulmuştur. Bu yargılamada izlenecek usuller, hakem kararlarının içeriği ve tartışmalı bir konu olan hakem kararlarına karşı kanun yolları açıklanmaya çalışılmıştır. Sigortacılık Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin sigortacılıkta tahkimde kıyasen uygulanacağını da önemle belirtelim.
Dördüncü ve son bölümde ise Sigorta Tahkim Yargılaması’nın devlet yargılaması ile benzer ve farklı noktalarına kısaca değinilmiştir.
1
Anahtar Sözcükler: İhtiyari Tahkim, Sigorta Uyuşmazlıkları, Sigorta Tahkim, Sigorta Tahkim Komisyonu.
ABSTRACT
Arbitration, which is an institution related to procedural law, “is where the parties in dispute between themselves leave the resolution of the dispute to private individuals rather than state jurisdiction.” Although internal arbitration, which is an alternative dispute resolution method, is regulated in the CPC, in cases related to insurance law, the legislator is separated from the general internal arbitration proceedings and the Insurance Law No. 5684 art. 30 specifically regulated insurance arbitration. As mentioned in the relevant article, the Insurance Arbitration Commission has been established in order to resolve disputes between the insurant or the people who take advantage of the insurance contract and the people who undertake the risk, or the people who benefit from the assurance account and the account.
In the first part of the research, the concepts of insurance and arbitration are tried to be explained and the positive and negative aspects of arbitration, which is an alternative dispute resolution method, are emphasized.
In the second part, the structure of the Insurance Arbitration Commission is examined by referring to how disputes are resolved through insurance arbitration.
In the third part, the scope of the proceedings is mentioned and the parties in the Insurance Arbitration Judgment are emphasized. The procedures to be followed in this trial, the content of the arbitral awards and the legal remedies against the arbitral awards, which is a controversial issue, have been tried to be explained. It should be noted that in cases where there is no provision in the Insurance Law, the provisions of the HMK will be applied by analogy in insurance arbitration.
In the fourth and last part, the similar and different points of Insurance Arbitration Judgment and state litigation are briefly mentioned.
Keywords: Discretionary Arbitration, Insurance Disputes, Insurance Arbitration, Insurance Arbitration Commission.
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL OLARAK SİGORTA VE TAHKİM KAVRAMLARI
§ 1. Sigorta Kavramı
Sigorta kavramının ve sigorta ilişkisinin, bir şeyin veya kimsenin ileride herhangi bir yönden karşılaşabileceği zararı tazmin etmek düşüncesinden ve bunun ekonomik sonuçlarından kurtulmak için doğmuş olduğu söylenir. Günlük hayatın olağan akışında gerçekten de kişilerin birçok tehlikeye maruz kaldıkları görülür. Kişilerin konutunda ve işyerlerinde yangın meydana gelmesi, trafikte araçların kaza yapması, bireylerin hastalanmaları yahut yaşamlarının sonlanması hallerinde çeşitli ve büyük masraflar yapmak zorunda kalmaları durumu ortaya çıkabilir. Bu masrafların, zararın şahsında doğduğu kişi tarafından karşılanması bireyin iktisadi durumunu fevkalade zorlayabilir.[1] Buradan hareketle, hayatta karşılaşılması muhtemel tehlikelerin vuku bulması sonucu oluşan zararın yardımlaşarak giderilmesi amacıyla sigorta sisteminin meydana geldiği ifade edilmiştir.[2]
Sigorta hukuki bir kurum olarak ortaya çıktığından ve hukuki himaye ancak kanun veya sözleşme ile sağlanabileceğinden dolayı sigorta ilişkisini hukuktan ayrı düşünmek mümkün değildir.[3]
Sigorta ilişkisini açıklayabilmek ve bu çalışmanın özünü oluşturan sigorta uyuşmazlıklarında tahkim konusuna giriş yapabilmek için sigortanın tanımını yapmak gerekmektedir. Sigorta kavramında belirli unsurların bulunması gerektiği ifade edilmiştir. İlk olarak, tehlikeye maruz kalacak kişilerin oluşturduğu topluluk bulunması gerekir, buna ‘tehlike iştiraki’ de denir. İkinci olarak, ileride gerçekleşme ihtimali bulunan olayın zarara yol açma ihtimalinin olması gerekir ve buna “riziko” denir. Üçüncü olarak, kişilerin karşılaştıkları rizikoların birbirine benzemesi gerekmektedir. Dördüncü olarak, riziko neticesinde ortaya çıkan ihtiyacın karşılanması ve bu suretle meydana gelen dezavantajın giderilmesi gerekmektedir. Beşinci olarak, sigortanın sağladığı himayenin bir karşılığının bulunması gerekir, buna da “prim” denir. Son olarak da sigorta ettirenin bir talep hakkına sahip olması hususudur. Bu bahsedilen unsurlar göz önüne alındığında sigortanın tanımı “aynı veya benzeri rizikoların etkisi altında bulunan kişiler topluluğunda rizikonun gerçekleşmesinden sonra ortaya çıkan ihtiyacın prim karşılığında giderilmesine dönük hukuki talep hakkını haiz olunması” olarak yapılabilir.[4]
Sonuç olarak; bu ilişkinin temel işlevi, meydana gelen zararın ekonomik açıdan katlanılabilir duruma getirmektir. Bu durumda bireyler, tek başına altından kalkamayacakları zararları bir oluşum altında aralarında paylaşmaktadırlar. Bu oluşum “sigorta şirketi”, “sigorta ettiren” ve “bir sigorta sözleşmesinden” oluşur. Sigortacının, meydana gelen zararı karşılama yükümlülüğüne karşılık, sigortalının da sözleşme ile belirlenen primi ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır.[5] Başka bir deyişle sigorta ilişkisi önceden ödenen bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde, sigortacının, bunu tazmin etmeyi üstlendiği ilişkidir.[6]
Sigorta hukuku da buna bağlı olarak; “sigortacılık yapan müesseselerin çalışmalarını ve sigorta ilişkisini düzenleyen hukuk kurallarının bütünü” olarak tanımlanabilir.[7]
§ 1. Tahkim Kavramı
Anayasa’nın 9. maddesinde “yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı” belirtilmiştir. Yargılama yapma görevini üstlenen devlet, bu faaliyeti kurduğu mahkemeler aracılığıyla yerine getirir.[8] Başka bir deyişle hakkı ihlal edilen bir kimse, bu hakkını önceden kurulmuş bağımsız mahkemeler vasıtasıyla tespit ettirebilir.[9]
Uyuşmazlıkları çözmede yargılamanın içinde ve dışında olmak üzere farklı çözüm yollarının aranması geçmişten beri her zaman gündemde olmuş bir konudur. Uyuşmazlık çözüm yollarına bakıldığında temelde ikili bir ayrımın yapılabileceği ifade edilmiştir.[10] Birincisi, yargılama faaliyeti icra edilerek uyuşmazlığın çözümü, ikincisi yargılama faaliyetine başvurulmadan uyuşmazlığın çözümüdür. Yargılama yapılarak uyuşmazlık çözümü ya devlet yargısı (mahkemeler eliyle) ya da tahkim yargılaması yoluyla (hakem eliyle) gerçekleşir.[11] Yargılama yapılmadan uyuşmazlığın çözümü (arabuluculuk vs.) ise bu araştırmanın konusu dışındadır.
Uyuşmazlığın yargılama yapılarak çözümünde, hakkı ihlal edilen ve bunun sonuçlarının ortadan kaldırılmasını isteyen kişinin mahkemeler dışında başvurabileceği diğer hukuki yol ise “tahkim” müessesesidir. Tahkim de bir çeşit “alternatif uyuşmazlık çözüm yolu”dur. Aralarında uyuşmazlık bulunan kişiler tahkim kurumuna giderek hakemler önünde, aynı hâkimler gibi, uyuşmazlığın esasına girilmesi ve karar verilmesini sağlayabilirler.[12]
Tahkim kavramının tanımı öğretide çeşitli şekillerde yapılmıştır: “Tahkim, tarafların aralarında çıkması muhtemel bir uyuşmazlığın hakemlerce çözülmesi için yaptıkları bir anlaşmadır”[13] Bir başka tanıma göre: ’’Bir hak sebebiyle anlaşmazlığa düşmüş tarafların, uyuşmazlığın çözümünü karşılıklı anlaşmak yoluyla özel kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu kişilerce irdelenerek karara bağlanmasına tahkim denir.’’[14]
Türk hukukunda tahkim müessesesi, iç tahkim ve milletlerarası tahkim olmak üzere ayrılarak incelenebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 407 ila 444 arasındaki düzenlemeler iç tahkimi, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu da milletlerarası tahkimi düzenlemiştir.[15]
Türkiye’de ve diğer ülkelerde tahkim konusunda çeşitli kurumlar mevcuttur. Paris’teki Milletlerarası Tahkim Kurumu (ICC), İstanbul’da bulunan İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) ve yine İstanbul’da bulunan ve araştırmanın konusunu teşkil eden Sigorta Tahkim Komisyonu bunlardan bazılarıdır.[16]
- İhtiyari ve Zorunlu Tahkim
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularda, kendi rızaları ile başvurduğu tahkim yoluna, ihtiyari tahkim denir. Bu durumda uyuşmazlık mutlaka hakem vasıtasıyla çözülmek zorunda değildir, taraflar genel yetkili mahkemelere de başvurabilir.[17] Ancak taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması varsa taraflar bu defa tahkim yoluna gitmek mecburiyetindedirler. Yine taraflar arasındaki bu anlaşma sözleşmeye veya sözleşmenin içindeki bir şarta dayanır.[18]
Bazı durumlarda ise hakeme/hakemlere başvurulmasının zorunlu tutulduğu belirtilmiştir. Zorunlu tahkim de denilen bu müesseseye, Türk hukukundan örnek vermek gerekirse; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile öngörülen Tüketici Hakem Heyetleri örnek gösterilebilir. Şartları oluştuğu durumlarda taraflar uyuşmazlığın çözümü için doğrudan devlet mahkemelerine başvuramazlar.[19]
- Olumlu ve Olumsuz Yönleri
Devlet mahkemelerinde görev alan hâkimler pek çok uyuşmazlığı çözmek durumunda oldukları için bazı konularda teknik ve özel bilgi eksikliği çoğu zaman dosyanın bilirkişiye tevdiini gerektirmektedir. Hâlbuki tahkim müessesesinde görev alan hakemlerin teknik ve özel konularda bilgi sahibi olması muhtemeldir. Bu yönüyle tahkim uygulamasında zaman ve masraf kaybının olmayacağı, uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümleneceği belirtilmiştir.[20] Nitekim HMK md. 427’de tahkim yargılamasında 1 yıllık bir üst süre öngörülmüştür. Bu araştırmanın konusunu oluşturan sigorta tahkim yargılamasında ise SK md. 30/16 gereği 4 aylık süre öngörülmüştür. Hakemler uyuşmazlığı bu sürede sonuçlandırmak zorundadırlar.[21]
Tahkim yargılamasının bir diğer yararı ise, bu yola başvururken maktu harç ve nispi harç uygulamasının olmamasıdır. Bu yönüyle devlet yargılamasına nazaran daha ucuzdur. Ayrıca tahkim yargılamasında gizliliğin esas olduğu ifade edilmiştir.[22] Sonuç olarak tahkim yargılamasının; hızlılık, ucuzluk, hakemlerin uzmanlığı ve gizlilik olarak belirli yararları bulunmaktadır.
İKİNCİ BÖLÜM
TÜRK HUKUKUNDA SİGORTA TAHKİM TEŞKİLATI
§ 3. Türk Hukukunda Uyuşmazlıklarını Tahkim Yolu ile Çözümü
- Genel olarak
Devlet yargılamasının iş yükünün iyice artması ile birlikte “geç gelen adalet, adalet değildir” söyleminin sigorta hukuku alanında da sıklıkla dile getirilmesi ve sigortacılık alanında uzman olan mahkemelerin yokluğu, kişilerin mahkemelere olan güvenlerini azalmakta ve bu hukuki gerçek karşısında devlet yargısına yardımcı olacak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arayışı gelişmiş hukuk sistemlerinin en güncel sorunları arasında yer almaktadır.[23]
Son yıllarda hukuksal altyapısı önemli ölçüde yeni bir görünüm kazanan sigorta sektöründe de uyuşmazlıkların en kısa ve ekonomik biçimde çözümlenmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak ihtiyari kurumsal tahkimin önü açılmıştır. Çeşitli hukuk sistemlerinde sigorta uyuşmazlıklarının çözümlenmesi amacıyla ADR yollarının yaygınlaşmasıyla birlikte, mevzuatımızda da 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile birlikte sigorta hukuku uyuşmazlıklarında tahkim yolu öngörülmüştür.[24]
Esasen sigortadan doğan uyuşmazlıklar genel mahkemeler tarafından çözülmektedir. Sigorta uyuşmazlıklarının uygulamada genellikle ticari uyuşmazlık veya tüketici uyuşmazlığı olduğu müşahede edilmektedir.[25] Konusu alacak ve bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari nitelikteki tazminat ve alacak davalarında uyuşmazlığın çözümü için dava şartı arabuluculuk öngörülmüştür.[26] (TTK md.5/A) Tüketici uyuşmazlıklarında ise belirli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvurulması zorunlu tutulduğu ifade edilmiştir.[27](TKHK md.68/1) Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvuru zorunlu tutulmuşsa da tahkim şartının olduğu durumlarda arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulama alanı bulmamaktadır. (HUAK md.18/A-18) Tüketici uyuşmazlıkları söz konusu olduğunda ise hakem heyetine başvurunun zorunlu tutulması tüketicilerin diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine başvurmalarına engel teşkil etmemektedir. (TKHK.m.68/5) Sonuç olarak sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın ticari bir uyuşmazlık veya tüketici uyuşmazlığı olması, uyuşmazlığın doğrudan Sigorta Tahkim Komisyonu önüne getirilmesine engel değildir.[28]
Bahsedilmesi gereken bir diğer husus ise tahkim müessesesinin hakem-bilirkişilik müessesesinden ayrılmasıdır. Her ne kadar daha önceden sigorta sözleşmelerine tarafların teknik meselelerde (örneğin hasarın miktarı konusunda) uyuşamamaları durumunda “hakem-bilirkişi” marifetiyle çözümleneceğine ilişkin kayıtlar konulsa da bunun niteliğinin bir tahkim şartı değil, bir delil sözleşmesi olduğu ifade edilmiştir. Hakem bilirkişinin görevinin zarar miktarını ve bunun nedenlerini belirlemektir. Sonuç olarak hakem-bilirkişinin, hakem gibi haklar ve hukuki ilişkiler açısından karar veremeyeceği belirtilmiştir.[29]
Sigortacılık tahkiminin ihtiyari olması konusuna değinmekte fayda vardır. Bu husus aynı zamanda sigorta tahkiminin iradi olmasını da kapsar. Biraz daha açmak gerekirse HMK md. 407-444 arasında düzenlenen tahkimden farklı olarak, sigortacılık tahkiminde; riski üstlenen, garanti hesabı, sigorta ettiren ve sigortadan menfaat sağlayanlar açısında başvuruda farklı esaslar getirilmiştir.[30] Bu farklı kriterler, yargılamanın kapsamına değinilirken detaylı şekilde açıklanacaktır.
Aşağıda detaylı olarak açıklanacağı üzere; sigorta hukuku uyuşmazlıklarında tahkim, Birlik nezdinde teşkilatlanan “Sigorta Tahkim Komisyonu” tarafından yürütülmektedir. Sigorta uyuşmazlıklarında tahkim müessesesinin istenilen sonucu verebilmesi ve sağlıklı işleyebilmesi için “hakemlik” kurumu tasarlanmış ve komisyona seçilecek hakemlerin belirli nitelikte olmaları öngörülmüştür.[31] Komisyona başvuruda bulunulduğunda ilk aşamada sigorta şirketine talepte bulunulduğunun ve bu talebin olumsuz sonuçlandığının belgelenmesi gerekir.[32] Sigorta şirketi ile uyuşmazlık yaşayan kişilerin başvuruları ilk aşamada Tahkim Komisyonu’nda görev yapan raportörler tarafından incelenmektedir.[33]
Tahkim müessesesinde belirli bir miktara kadar olan uyuşmazlıklar hakkında verilen kararların kesin hüküm teşkil edeceği belirtilmiştir. (5000-TL) Bu miktarı aşan uyuşmazlıklar için öncelikle Tahkim Komisyonu nezdinde ‘itiraz hakem heyetine’ başvurulur.(40.000 TL’na kadar olan ve itiraz üzerine verilen kararlar kesindir.) Sonrasında ise aşan kısım tutarı dikkate alınarak HMK’da öngörülen kanun yollarına başvurulabilmesi mümkündür.[34]
§ 4. Sigorta Tahkim Komisyonu
- Genel olarak
Sigortacılık tahkiminde, uyuşmazlıklara bakmak için öngörülen komisyonun organizasyon yapısı, komisyonun kimlerden oluşacağı, üyelerde ve hakemlerde aranan nitelikler, görevde kalma süreleri ve diğer hususlar SK md. 30’da ve bu kanuna dayanarak çıkarılan STİY’te ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.[35]
- Komisyon Teşkilatı
Sigortacılık Kanunu md. 30/2 ile komisyon yapısı ve üyelerde aranan nitelikler ve kararlara ilişkin prosedür düzenlenmiştir.[36]
Sigorta Tahkim Komisyonu, başkanlık ile komisyon müdür ve müdür yardımcıları, büro müdür ve müdür yardımcıları, raportörler ve diğer çalışanlardan oluşur.[37]
Tahkim komisyonunun merkezi İstanbul’da bulunup, komisyon başkanlığında bir bakanlık temsilcisi, iki Birlik temsilcisi, bir tüketici derneği temsilcisi ve bakanlıkça belirlenecek bir akademisyen hukukçu bulunur.[38]
Komisyon başkanlığında görev yapan üyeler iki yıl için seçilirler. Bu üyeler 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 3.maddesinin 2.fıkrasının a bendinin dördüncü alt metninde yer alan suçlar nedeniyle hüküm giymemiş, konkordato ilan ve iflas etmemiş olmaları gerekir.[39]
Komisyonun görevleri ise ilgili yönetmelikte şu şekilde düzenlenmiştir[40]:
- Müdür ve müdür yardımcılarını atamak (STİY md.7/1)
- Her yıl en geç kasım ayının on beşine kadar bütçe hazırlayarak Birliğe sunmak (STİY md.12)
- Tahkim sisteminin adaletli, tarafsız, ve etkin bir biçimde işleyişini sağlamak[41]
- Yıllık rapor hazırladıktan sonra bunu birliğe ve ilgili bakanlığa göndermek (STİY md. 20)
- Kanunlarla kendisine verilen diğer görevleri yapmak (STİY md. 6)
Komisyon bütçesi yıllık olarak hazırlanıp başkanlık tarafından her yıl en geç kasım ayının on beşine kadar birliğe sunulur. Bütçenin yetersiz kaldığı durumlarda ise Güvence Hesabı yahut Birlikten yeni kaynak aktarımı talebinde bulunulabilir.[42] Komisyon gelirleri ve giderleri de ilgili yönetmelikte düzenlenmiştir.
- Komisyon Müdür ve Müdür Yardımcıları
Komisyonun başkanlık ile komisyon müdür ve müdür yardımcıları, büro müdür ve müdür yardımcıları, raportörler ve diğer çalışanlardan oluştuğu yukarıda belirtilmişti. Ataması ve görevden alınması yine başkanlık tarafından yapılmaktadır. (SK md. 30/5)
Yine SK md.30/5’e göre müdür ve müdür yardımcılarında belirli nitelikler bulunmalıdır.[43] Bunlar;
- Mali güç dışında sigorta şirketi ve sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan niteliklerin haiz olunması
- En az dört yıllık yüksek okul mezunu olunması ve
- Sigorta hukukunda en az 5 yıl ya da sigorta sektöründe en az 10 yıl deneyimin bulunmasıdır. (SK.m.30/5-a, b, c)
Hakemlerin reddine dair prosedürde, ret taleplerini idari bir çalışan olan müdürlerin incelemesi ve yargısal bir karar vermesi doktrinde haklı olarak eleştirilmiştir. Hakemlerin tayininde komisyon başkanlığı görevliyken hakemlerin reddi taleplerinde müdürün yetkili olması tayin hususu ile görevden alma arasındaki paralelliği bozduğu ifade edilmiştir.[44]
Görevlerinin kapsamından bahsetmek gerekirse kanun bu kapsamın yönetmelikle belirtileceğini düzenleme altına almıştır. (SK md. 30/20) İlgili yönetmeliğe göre ise komisyon müdürünün görevleri şunlardır[45]:
- Raportör ve personellerin ihtiyaçlarını tespit etmek
- Personel alımı ile ilgili işlemleri yürütmek
- Atanacak raportör ve personellerin gerekli şartları taşıyıp taşımadığını kontrol etmek
- Hakemlerin reddi talepleri hakkında karar vermek
- Hakem kararlarını taraflara bildirmek ve kararın yetkili mahkemeye gönderilmesini sağlamak
- Ücretler hakkında bakanlığa görüş bildirmek
- Başkanlık tarafından verilen diğer görevleri yapmak
- Raportörler
Bir sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarının çözümü için komisyona yapılan başvurunun ön incelemesini yapan kişiye raportör denir. (STİY md. 4/h) Komisyonda çalışması öngörülen raportörler müdürün önerisiyle birlikte komisyon tarafından atanır. Bu raportörlerin de komisyon müdürlerinin sahip olması gereken şartları haiz bulunması gerekir.(SK md. 30/9) [46]
Tahkim komisyonuna yapılan başvuruların öncelikli olarak raportörler tarafından inceleneceğinden bahsedilmişti. İşte raportörler bu ön incelemeleri on beş gün içinde nihayete erdirmek zorundadırlar. (SK md. 30/15).
Sigorta raportörünün görevleri kısaca aşağıda gösterilen şekilde irdelenebilir[47]:
- İlgili uyuşmazlığın, daha öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru yapılıp yapılmadığının tespiti (SK.m.30/13)
- Genel mahkemelere yahut TKHK uyarınca hakem heyetine başvuru yapılıp yapılmadığının kontrolü
- Sigorta Tahkimine İlişkin Yönetmelik md.16’da belirtilen hususlar[48]
- Ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra dosyada belge ve evrak eksikliğinin olup olmadığının tespiti
- Yukarıda bahsedildiği şekilde, incelemenin tamamlanmasına dair verilen on beş günlük süreye riayet etmek
Raportörler de görevlerini ifa ederken aynı hakemler gibi tarafsız davranmak zorundadırlar.[49] (SK md. 30/19) Buradan hareketle görevleri dolayısıyla öğrendikleri bilgileri ve sırları açıklamama yükümlülüğü olduğu söylenebilir.
- Hakemler
SK md. 30’da ve bu maddeye dayanarak çıkarılan ilgili yönetmeliklerde hakemlerin sahip olması gereken şartlar, atamada gözetilecek hususlar ve ölçütler, hakem yargılamasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Yine ilgili maddede belirtildiği üzere Komisyon nezdinde hakemlik yapmak isteyen adaylar, bu şartları haiz olduğuna ilişkin belgeleri hakem listesine kaydolmak için başvuru esnasında vermelidirler.[50]
SK md.30/8’e göre sigorta hakemlerinde belirli nitelikler bulunmalıdır.[51] Bunlar;
- Mali güç dışında sigorta şirketi ve sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan niteliklerin haiz olunması
- En az dört yıllık yüksek okul mezunu olunması ve
- Sigorta hukukunda en az 5 yıl ya da sigorta sektöründe en az 10 yıl deneyimin bulunmasıdır.
İtiraz hakem heyetinde yer alacaklar için ise sigorta hakemlerinin sahip olduğu niteliklere ilaveten aranacak deneyim süresi sigorta hukuku için en az on yıl, sigortacılık için ise en az on iki yıldır.[52]
Hakemlik başvurusu Bakanlıkça uygun görülenlerin kaydedilmesi amacıyla komisyon tarafından liste tutulacağı öngörülmüştür.[53]
Komisyon nezdinde hakemlik yapmak için sahip olması gereken nitelikleri kaybeden, tarafsızlık ilkesine aykırı hareket ettiği belirlenen hakemlerin ismi listeden sürekli olarak silinir. Ayrıca hakemlerin, bir yıl içinde kendisine ulaştırılan dosyalar hakkında üç kez zamanında karar vermediği durumlarda, listeden isminin bir yıl süreliğine silinmesi öngörülmüştür.[54]
Ayrıca sigorta hakemlerinin SK md. 30’da belirtilen yasaklı haller dışında başka işlerle de uğraşabileceği belirtilmiştir.[55]
Ek bilgi olarak; Sigorta Tahkim Komisyonu 2018 Faaliyet Raporu’na göre “Sigorta hakem listesine kayıtlı olup fiilen görev yapan 175 sigorta hakemi ve 45 itiraz hakemi bulunmaktadır.”[56]
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SİGORTA TAHKİM YARGILAMASI
§ 5. Yargılamanın Kapsamı
- Taraflar
Sigortacılık tahkiminin ihtiyari olmasının aynı zamanda iradi olmasını da içerdiği hususuna yukarıda değinilmişti. Bunun sonucunda tarafların, devlet yargısı yerine özgür iradelerini Sigorta Tahkimi yönünde kullanabileceğinde şüphe olmadığı ifade edilmiştir.[57] Ancak kanun koyucu Sigortacılıkta Tahkim Usulünü düzenlerken bilinçli olarak HMK md. 407-444 arasında düzenlenen iç tahkim sisteminden ayrılmıştır. HMK’da düzenlenen tahkim hükümlerine göre (diğer şartların yerine getirildiği varsayımında) taraflar tahkim yargılamasına gitmek isterlerse tahkim sözleşmesi yapmak ya da tahkim şartını getirmek zorundadırlar.[58] (HMK md. 412) Sigortacılık tahkiminde ise kanun terminolojisi ile “riski üstlenen”, “garanti hesabı”, “sigorta ettiren ve sigortadan menfaat sağlayanlar” açısından farklı esaslar öngörülmüş ve kendine özgü (sui generis) olmakla birlikte kurumsal tahkime yönelik bir sistem karakteri taşıdığı ifade edilmiştir.[59]
- Riski üstlenen yönünden, Sigorta Tahkim sistemine üyelik ve katılım payının ödenmesi esası getirilmiştir. Başka bir deyişle riski üstlenen sigortacı (genellikle sigorta şirketi) yazılı olarak üyelik bildirimi yapmak ve katılım payını ödemek şartıyla sigorta tahkiminin yargılama yetkisini kabul etmiş olur.[60] Bu koşul olmadıkça sigorta ettiren ya da lehtarın tahkime yoluna başvurması olanaklı değildir. Bunun için ayrıca bir tahkim sözleşmesine yahut sigorta genel ya da özel şartlarında veya sigorta poliçelerinde tahkim şartının bulunmasına gerek olmadığı belirtilmiştir.[61](Duraksamalara meydan vermemek için SK md. 30/1’e 6456 sayılı kanunla da eklenmiştir.)
Zorunlu sigortalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar için yine 6456 sayılı kanunla ayrık bir hüküm öngörülmüştür. Zorunlu sigortalardan kaynaklanan uyuşmazlıklar için ilgili sigorta kuruluşu tahkim sistemine üye olmasa bile hak sahipleri Sigortacılık Tahkimine başvurabilir.[62] Verilen bu hakkın Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olduğu değerlendirilmiştir.[63]
- Garanti hesabı yönünden ise sigortacılık tahkiminin yargı yetkisi kanun hükmü ile öngörülmüş ve kabul edilmiştir. Başka bir deyişle, Güvence hesabının düzenlendiği SK md. 14/2’deki şartların oluştuğu durumlarda, hesaptan faydalanacak kimseler tarafından uyuşmazlığın çözümü için Güvence hesabı aleyhine tahkim yoluna gidilebilir.[64]
Sonuç olarak Sigortacılık Tahkimi’nde, zorunlu sigortalar ve güvence hesabı dışında tahkime başvuru için sigortacının mutlaka sisteme üye olması aranmıştır.
- Sigorta ettiren yahut sigortadan menfaat sağlayanlar yönünden ise, Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılacak başvuru ile yargı yetkisi kabul edilmektedir. Başka bir deyişle bu kişiler başvuru dilekçesini vermek ve başvuru harcının yatırılması ile iradilik unsurunu yerine getirmektedirler. Bunun en önemli hukuki sonucu ise bu başvurudan sonra aynı uyuşmazlık için artık genel mahkemelerde dava açılamamasıdır.[65] Yine yukarıda bahsedildiği gibi başvuru sahiplerinin ayrıca tahkim sözleşmesi yapmalarına veya sözleşmede herhangi bir tahkim şartının bulunmasına gerek yoktur.
- Tahkim Başvurusu ve Usul
Sigorta kuruluşu ile uyuşmazlık yaşayan kişinin, söz konusu uyuşmazlığın Komisyon nezdinde yargılamasının yapılabilmesi için ilk olarak ilgili sigorta kuruluşuna başvuru yapması gerektiği yukarıda belirtilmişti. Başvuru yapıldıktan sonra sigorta kuruluşu, başvuruyu reddeder veya kısmen olumsuz neticelendirirse yahut başvuru tarihinden itibaren on beş gün içinde yazılı olarak cevap vermezse durum başvuru sahibi tarafından belgelendirilir.[66] Daha sonra ilgili uyuşmazlığın Sigorta Tahkim Komisyonu önüne götürülebileceği düzenleme altına alınmıştır.[67] (SK.m.30/13). Uyuşmazlık komisyonun önüne geldiğinde derdestlik oluşur ve bu aşamadan sonra geri alınamaz.[68]
SK md. 30/13 ifadesinde yalnızca sigortacılık yapan kuruluş ifade edilerek Güvence Hesabı’na ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Bu yönde bir açıklık olmamasına rağmen Güvence Hesabı ile uyuşmazlık yaşayan tarafın da hesaba yazılı olarak başvurması gerektiği doktrinde savunulmaktadır.[69] Yine güvence hesabının tahkim yargılamalarında davalı olarak kabul edilmesinin belirli usulî sorunları beraberinde getirdiği ifade edilmiştir.[70]
SK md. 30/14 gereği, genel mahkemelere yahut 6502 sayılı TKHK uyarınca hakem heyetlerine başvurulmuş uyuşmazlıklar hakkında Sigorta Tahkimi’ne başvuru yapılması bu aşamadan sonra mümkün değildir.[71]
Buraya kadar yapılan açıklamalar toparlanacak olursa; Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmak için şartları şöyle sıralayabiliriz:
- Uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden yahut Güvence Hesabı ile SK md. 14/2’de sayılan hallerden birinden kaynaklanması
- Davacı tarafın sigorta ettiren yahut sigortadan menfaat sağlayan kişiler olması
- Davalı tarafın riski üstlenen yahut Güvence Hesabı olması
- Riski üstlenen tarafın sisteme üye olması ya da sisteme üye olmamasına rağmen zorunlu sigortalardan kaynaklanan bir uyuşmazlığın olması
- Bu kurumlara gerekli başvurunun yapılmış ve talebin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığının veya talebe 15 gün içinde cevap verilmediğinin belgelenmiş olması
- Genel mahkemelere ya da TKHK uyarınca tüketici hakem heyetlerine başvurulmamış olması gerekir.
Komisyona başvuru yapıldıktan sonra komisyon yetkilileri uyuşmazlığın hayat veya hayat dışı sigorta kollarından hangisine girdiğini tespit ederek dosyayı uzmanlığına göre ilgili raportörlere sevk ederler.[72] Raportörler STİY md.16/2 hükmüne göre ön inceleme yapmakla görevlidirler. Bu durumda gözetilmesi gereken hususlar; sigortacılık yapan kuruluşa ön başvurunun yapılıp yapılmadığı, sigorta kuruluşuna yapılan talebin olumsuz sonuçlanıp sonuçlanmadığı, süresinde cevap verilip verilmediği, uyuşmazlık konusu hakkında genel mahkemelere, tahkime veya tüketici hakem heyetleri önünde yargılamanın görülüp görülmediği hakkındadır. Yine yönetmelik hükmüne göre burada, başvurucunun beyanı esas alınacaktır.
Raportör yapacağı ön incelemeyi 15 gün içinde bitirmek zorundadır. (SK md. 30/15) Ön inceleme sonrasında, dosyanın değerlendirmeye alınamayacağı kanaatine varılırsa durum başvurana bildirilir ve başvuru ücretinin %90’ı iade edilir. (STİY md. 16/3).
Ön inceleme tamamlandıktan sonra raportör, sunulan bilgi ve belgelerin eksik olup olmadığı incelemesini yapar. Eğer uyuşmazlık bilgi ve belge eksikliğinden kaynaklanıyorsa taraflara bilgilendirme yapılarak başvuru ücretinin %50’si iade edilir ve dosya kapatılır. (STİY md. 16/5)
D) Yargılamanın İşleyişi
Bu aşamadan sonra uyuşmazlığın miktarı esas alınarak hakem heyeti oluşturulup oluşturulmayacağı komisyon merkezi tarafından irdelenir. Miktar 15.000 Türk Lirası ve üzerinde ise heyet oluşumu ve dosya hakkında bu hakem heyetince karar verilmesi zorunludur. Hakem heyetinin en az üç kişiden oluşacağı ve kararların çoğunlukla verileceği düzenlenmiştir.[73] (STİY md. 16/7)
Hakemler, uyuşmazlığı çözmek için atandıkları tarihten itibaren en geç 4 ay içinde karar vermek zorundadırlar. Uyuşmazlık taraflarının ancak açık ve yazılı muvafakatleriyle bu süre uzatılabileceği düzenleme altına alınmıştır.[74] (SK md. 30/16; STİY md.16/10)
Dosya ile ilgili kararını veren hakemin bu kararı komisyon müdürüne ileteceği ve müdür tarafından ise bu kararın en geç üç iş günü içerisinde taraflara bildirileceği öngörülmüştür. (SK md. 30/16)
Sigortacılık Kanunu ve ilgili yönetmelikte uygulanacak yargılama usulü ve maddi hukuk hakkında ayrıntılı hükümler öngörülmemiştir. SK md. 30/23’e göre hüküm bulunmayan hallerde HMK hükümlerinin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. Bu atıf gereği hakemlerin, HMK’nda düzenlenen emredici ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sıkı sıkıya bağlı olduğu ifade edilebilir. Aksi bir durumda bu kararlar ileride bahsedileceği gibi kesinlik sınırına tabi olmadan temyiz edilebilir. Ayrıca hakemler kural olarak dosya üzerinden karar vermektedirler. Ancak uyuşmazlığın mahiyetine göre duruşma yapılması, keşif kararı verilmesi yahut tanık dinlenmesinin önünde bir engel yoktur.[75]
Değinilmesi gereken diğer konu ise hakemlerin kararında maddi hukuku mu yoksa hakkaniyet ve nesafet kurallarını mı gözetecekleridir. Hakemlerin, verecekleri kararda neye göre hareket edeceklerinin tahkim sözleşmesinde belirtilmesi gerektiği doktrinde ifade edilmiştir. Eğer bu husus tahkim sözleşmesinde açıkça belirtilmişse, bu durumda hakemlerin uyuşmazlığı çözerken hakkaniyet ve nesafet kurallarına göre karar vermesi gerektiği savunulmuştur.[76]
Bu durumda bile bu sınırların emredici kanun hükümleri yönünden sınırı bulunduğunu ifade etmek gerekecektir. Emredici hükümlere aykırı anlaşmaların muteber olmayacağı tereddütsüz kabul edilmelidir.[77]
Taraflar arasında bir anlaşma olmadığı durumlarda ise hakemler, TTK’nun sigortaya ilişkin hükümleri, TTK’nda hüküm bulunmadığı hallerde Borçlar Kanunu genel hükümleri ve uygun düştüğü ölçüde TKHK hükümleri doğrultusunda karar vereceklerdir.[78]
§ 5. Hakem Kararları
- Hükmün İçeriği
Hakemlerin, görevlendirilmesinden itibaren en geç dört ay içerisinde karar vermek zorunda olduğu, bu sürenin ancak tarafların anlaşmasıyla uzatılabileceği ve karar verildikten sonra müdüre tevdi edileceği ve bu kararın en geç üç iş günü içerisinde taraflara bildirileceği yukarıda ifade edilmişti. (SK md. 30/15-16)
Bunlardan ayrı olarak; kararın aslı dosya ile birlikte görevli mahkemeye gönderileceği ve bu dosyanın mahkemede saklanacağı düzenleme altına alınmıştır.[79] (SK md. 30/16)
Hakem kararının şekli ve içeriği konusunda SK’da açık bir düzenleme bulunmadığından HMK md. 436/2 yol göstericidir.[80] Buradan hareketle kararda; kararı veren hakem veya hakem kurulu üyelerinin ad ve soyadları, tarafların ve varsa temsilcileri ile vekillerinin ad ve soyadları, unvanları ve adresleri, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi, sıra numarası altında açık ve kesin bir biçimde taraflara yüklenen hak ve borçlar ile yargılama giderleri, kararı veren hakem veya hakem kurulu üyelerinin tamamı veya çoğunluğunun imzaları ve karara eklenmiş ise karşı oy yazısı gibi hususlar gösterilir.[81]
Hakem kararında, yükletilecek vekâlet ücreti konusunda özel bir hükme SK md. 30/17 ‘de yer verilmiştir. Buna göre‘’talebi kısmen yada tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekâlet ücreti, Avukatlık Asgarî ÜcretTarifesi’nde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biridir.’’ düzenlemesi getirilmiştir. Bu hükmün, genel mahkemelere nazaran tahkime gitme konusunda teşvik oluşturduğu öğretide ifade edilmiştir.[82] Çünkü hüküm; talebi reddedilenler demek suretiyle sadece başvuru sahipleri olan davacıları esas alarak düzenlenmiş ve davanın kaybı halinde yükletilecek tutarda hatırı sayılır indirim olduğu belirtilmiştir. Bu yönüyle sigorta şirketlerinin lehine yorumlanması mümkün değildir.
Nitekim Yargıtay, kısmi kabulün söz konusu olmayıp başvurucunun talebinin tamamen kabul edildiği bir yargılamada, başvuran lehine vekâlet ücretinin tam olarak değil 1/5 oranında hükmedilmesini usul ve yasaya aykırı bulmuştur.[83]
- Hakem Kararlarının Tavzihi, Düzeltilmesi ve Tamamlanması
Tavzih, sözlük anlamıyla “açıklama veya aydınlatma” anlamına gelmektedir.[84] Yargılama sonucunda verilen karar icra edileceği için taraflar için önem arz etmektedir. Bu yüzden kararın mutlak olarak anlaşılması gerekmektedir.[85]
Sigorta tahkiminde yargılamasında da, verilen kararlarda belirsiz yahut anlaşılamayan hususların bulunması ihtimal dâhilindedir. Ancak bu durumda yine ne olacağı Sigortacılık Kanunu ve ilgili yönetmelikte düzenlenmemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere burada da HMK hükümlerinin uygulama alanı bulacağı ifade etmek gerekir.
Buna göre taraflar, hakem kararının kendilerine ulaşmasından itibaren iki hafta içerisinde, karşı tarafa da konu hakkında bilgi vererek hakem kararında geçen yazı, hesap ve bunun gibi hataların düzeltilmesini veya kararda geçen bir konunun ya da kararın bir kısmının tavzihini talep edebilirler.[86] (HMK md. 437/1).
Bu durumda karşı tarafın görüşü de alınarak talep hakkında karar verilir. Eğer talep haklı görülürse, talep tarihinden itibaren bir ay içinde maddi hata düzeltilir yahut kararın tavzihi yapılır.[87] (HMK md. 437/2) Ayrıca yargılama esnasında ileri sürülmüş olmasına rağmen karara bağlanmayan konular varsa tamamlayıcı hakem kararı da verilebilir. (HMK md. 437/4)
Düzeltme, tavzih ve tamamlama kararları taraflara bildirilir ve bu kararlar hakem kararının bir parçası niteliğini haizdir.[88] (HMK md. 437/5)
§ 7. Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri
Sigortacılık Kanunu’nda ve ilgili yönetmelikte geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin bir düzenleme yer almadığından SK md. 30/23 uyarınca tahkimde geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin HMK hükümleri uygulama alanı bulacaktır.[89]
Sigorta hakemlerinin ihtiyati tedbir kararı veremeyeceklerine dair hüküm öngören tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.[90] Bu değişiklikle birlikte sigorta hakemlerinin ihtiyati tedbir kararı vermelerinin önünde yasal bir engel kalmamıştır.
Geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz kararının ise niteliği itibari ile hakemler tarafından verilemeyeceği ifade edilmiştir. İhtiyati haciz kararı ancak mahkemelerden talep edilebileceği ve bu kararın hakemler tarafından verilebilecek bir geçici hukuki koruma tedbiri olmadığı belirtilmiştir. Hakemlerin verdiği ihtiyati tedbir kararının, geçerli bir tahkim sözleşmesinin varlığı şartıyla, mahkemece icra edilebilirliğine karar verilecektir[91] ( HMK md. 414/2).
. § 7. Kanun Yolları
- İtiraz
Sigortacılık Kanunu’nda hakem kararlarına karşı başvurulacak yollar meblağlara göre kademeli olarak düzenleme altına alınmıştır.[92]
SK md. 30/12 uyarınca, tutarı 5.000 Türk Lirası’nın altında kalan uyuşmazlıklar yönünden verilen hakem kararları kesin niteliktedir. 5.000 Türk Lirası ve daha fazla tutarlardaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın bildiriminden itibaren 10 gün içinde itiraz yoluna başvurulabilir.[93] Bu itirazın bir defaya mahsus olacağı belirtilmiştir. 10 gün içinde itiraz yoluna başvurulmadığı durumda hakem kararı kesinleşecektir. Başvuru ücretinin itiraz talebinde bulunmak için komisyona yatırılması şarttır.
Tahkim için öngörülen sürenin bitmesinden sonra karar verilmesi, talep edilmeyen hakkında hüküm kurulması, hakemin yetkisi dışında karar vermesi yahut hakemin taraf iddiaları hakkında karar vermemesi gibi durumların dışında[94],meblağı 5.000 Türk Lirası’nı geçmeyen uyuşmazlıklar hakkında kanun yoluna gidilmesinin önü kapalıdır.[95]
İtiraz üzerine icrası duran karar[96] hakkında inceleme itiraz hakem heyetlerince yapılır. İtiraz hakem heyeti, itiraza ilişkin talepten itibaren iki ay içinde (yeniden hüküm tesis ederek) konu ile ilgili kararını verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.[97]
- İstinaf
Komisyon tarafından 5.000 Türk Lirasının altında kalan uyuşmazlıklar hakkında verilen kararların kesin hüküm teşkil ettiği ve 5.000 Türk Lirası’nı aşan miktardaki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara karşı ise itiraz yoluna başvurulabileceğinden yukarıda bahsedilmişti.
Bölge Adliye Mahkemeleri’nin fiilen göreve başladığı tarih olan 20.07.2016’dan önceki 40.000 Türk Lirası’nın üzerindeki itiraz hakem heyeti kararlarına karşı, SK md. 30/12 uyarınca ‘temyiz’ kanun yoluna başvuruluyordu. Uyuşmazlığa ilişkin dosya, temyiz usulüne göre inceleniyor ve hüküm veriliyordu. Ancak 20.07.2016 tarihinden sonra meblağı 40.000 Türk Lirası’nın üzerinde olan uyuşmazlıklara karşı istinaf yoluna mı yahut temyiz yoluna mı başvurulacağı konusunda uygulamaya yönelik bir problem meydana geldiği belirtilmiştir ve öğretide bu hususta birlik yoktur.[98]
Bu sorunun çözümü uygulamaya yönelik olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararlarla halledilmiştir.[99] Ancak halen uygulamada birlik olmayıp kanun hilafına itiraz başvuruları Yargıtay’ın önüne gelmektedir.
Taraflar, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konular hakkında karar vermesi ve hakemlerin tarafların iddiaları hakkında karar vermemiş olması gibi durumların varlığı halinde her halükarda kanun yoluna başvurulabileceği yukarıda açıklanmıştı.
İstinaf yoluna başvuru süresi, itiraz hakem heyeti kararının taraflara bildiriminden itibaren iki haftadır.[100] (HMK m.345)
- Temyiz
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen temyiz edilebilir nihai kararların ve hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararların taraflara tebliğ edilmesinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz edilmesi mümkündür.[101] (HMK md. 361).
İstinaf kanun yolunda verilen karar, temyiz mercii olan Yargıtay tarafından sadece hukukilik bakımından incelenmektedir. Ayrıca bir vakıa incelemesi yapılmayacağı belirtilmiştir.[102]
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SİGORTA TAHKİMİNİN DEVLET YARGILAMASI İLE
BENZER VE FARKLI NOKTALARI
§ 9. Benzer Noktalar
Sigorta Tahkim yargılaması ile devlet yargılaması aşağıdaki hususlarda örtüştüğü belirtilmiştir.[103] Sigortacılık Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde HMK ve diğer kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmişti.[104]
- Zamanaşımı bakımından
Genel mahkemelerde olduğu gibi ihtiyari tahkimin öngörüldüğü HMK 407 vd. hükümleri ve SK md. 30 çerçevesinde Tahkime yapılan başvuru ile zamanaşımı kesilmektedir.[105]
- Temerrüt bakımından
Genel mahkemelerde olduğu gibi tahkim yolunda da SK md. 30 çerçevesinde tahkime başvurmakla sigortacı temerrüde düşürülmektedir.[106] (Daha önceden ihtar, icra ve iflas hukuku çerçevesinde takip ile mütemerrit olmadıysa)
- Feragat ve kabul bakımından
HMK 307 ve 308 uyarınca bir davayı sona erdiren taraf işlemleri olarak kabul edilen feragat, kabul gibi işlemler yine tahkim yargılamasında da aynı hukuki sonuçları doğurur.[107]
- Sulh bakımından
Taraflar genel mahkemeler önünde sulh olabileceği gibi tahkimde de gerek yapılan anlaşma ile gerekse de hakemler önünde ileri sürecekleri beyanlarıyla sulh olabilir. [108]
- Islah bakımından
HMK md. 176 vd. hükümleri uyarınca ıslah ile müddeabihi (dava miktarını) arttırmak mümkündür[109]. Bunun tahkimde de geçerli olduğu, hızlılık, usul ekonomisi ve mahkemelerin yargı yükünü azaltması bakımından aksinin kabulünün mümkün olmadığı ifade edilmiştir.[110]
- Tanıkların dinlenmesi bakımından
HMK md 429 vd. uyarınca hakemlerin de tanık dinleyebileceği ancak hakem huzuruna gelmeyenlerin ihzaren celbedilemeyeceği sonucu çıkmaktadır. Ayrıca tanıklar hakem huzurunda yeminsiz dinlenecektir.
- Tarafların isticvabı bakımından
Hakem yargılamasında da HMK md. 169-171 hükümlerinin uygulama alanı bulacağı ve tarafların isticvab edilebileceği ifade edilmiştir.[111]
- Bilirkişi ve Keşif bakımından
Bilirkişi seçimi ve bilirkişiye tevdi noktasında usul hükümleri ve tahkim ilişkin sistematik birlikte değerlendirildiğinde teknik bilgi gerektiren konularda hakemlerin bilirkişiye başvurmasının önünde bir engel yoktur. Bu yönüyle hakemlerin bilirkişi görüşüne başvurması ve gerektiği zaman keşif kararı verebilmesi mümkündür.[112]
- Davaya müdahale ve İhbar bakımından
Yargıtay hiçbir şart öne sürmeksizin hakem yargılamasında davaya müdahale yahut davanın üçüncü kişiye ihbarını olanaklı görmektedir.[113]
- Kararların icra kabiliyeti bakımından
HMK md. 439/4 gereği hakem Kararları kesinleşmeden icra edilebilir. 5.000 Türk Lirası’na kadar olan uyuşmazlıklarda hakem kararları taraflar için kesin hüküm niteliği taşıyacağından yukarıda bahsedilmişti.
- Tavzih bakımından
Hakem kararlarının tavzihi, düzeltilmesi ve tamamlanmasından yukarıda bahsedilmişti.[114]
- Kanun yolu kararları bakımından
Verildiğinde kesin hüküm teşkil etmeyen hakem kararları bakımından müddeabihe gore devlet yargılamasında olduğu gibi istinaf ve temyiz yoluna gidilebileceği hususu yukarıda açıklanmıştı.
- Yargılamanın iadesi bakımından
Bu konuda da yine SK Hükümlerinde bir düzenleme bulunmamaktadır. HMK md. 443/1 niteliği uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır. Mahkeme yargılamanın iadesine karar verirse ilgili dosya tekrar hakem kurulunun önüne gelecektir.[115]
§ 9. Ayrılan Noktalar
- Devlet mahkemelerinde yargılamanın belirli sürede sonuçlanacağına ilişkin bir hüküm bulunmazken hakem yargılamasında HMK md. 427 ile bir yıl içinde karar verecekleri düzenlenmiştir. Sigortacılık Tahkimi’nde ise md. 30/16 gereği “sigorta hakemleri uyuşmazlığı çözmekle görevlendirilikten itibaren dört ay içinde karar vermek zorundadırlar. Itiraz üzerine dosya kendilerine gelen itiraz hakemleri ise iki ay içinde dosyayı sonuçlandırmak zorundadırlar.”[116]
- Genel mahkemelerde yargılama aleni olarak yapılmaktayken hakem yargılamasında gizlilik esastır. [117]
- Adli tatil ve süreler yönünden devlet yargılamasında farklar bulunmaktadır. Hakem yargılamasında adli tatil süresince yargılamaya ara verilmez ve yasal süreler ve kanun yoluna ilişkin süreler işlemeye devam eder.[118]
- Görev ihtilafının tahkimde yalnızca hakemler ile genel mahkemeler arasında olacağı ve iş bölümü itirazlarının tahkimde söz konusu olamayacağı ifade edilmiştir.[119]
- Geçiçi hukuki koruma kararları verilebilmesi bakımında daha once de bahsedildiği gibi HMK md. 414 hükmüyle hakemlerin ihtiyati tedbir kararı verebilecekleri öngörülmüştür. Ancak yine de ihtiyati haciz kararı veremeyeceklerini belirtmek gerekir.
Sigorta tahkim usulünde davalı tarafın Sigorta şirketleri veya güvence hesabı olması karşısında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuki bir yararı olmadığını belirtmek gerekir.[120]
- Delil tespitinin hakemlerden istenmesi yürürlükten bulunan mevcut düzenlemeler uyarınca mümkün görünmemekteydi. Bu sebeple delil tespitinin mahkemelerden istenmesi gerekmekteydi. Ancak HMK md. 414 gereği hakemler ihtiyati tedbir kararı verirken delil tespitine de karar verebileceği kabul edilmiştir.[121]
- Hakem kararlarına karşı iptal davaları HMK md. 439 ile düzenlenmiştir. Ancak Sigortacılık Tahkimi’nde durumun farklı olduğu belirtilmiştir.[122] Şöyle ki; HMK hükümlerine yapılan atıf gereği hakem kararlarına karşı temyiz, hüküm verildiği anda kesin olsa bile, aşağıdaki durumlarda mümkündür:
- Tahkim için öngörülen sürenin bitmesinden sonra hüküm verilmesi
- Talep edilmeyen birşey hakkında karar verilmesi
- Hakemlerin yetkisi dahilinde olmayan bir konuda karar vermesi
- Taraf iddiaları hakkında karar vermesi.
Her ne kadar HMK md. 439’da bu kararlara karşı iptal davası açılması öngörülmüşse de Sigortacılık Kanunu’nun tahkime ilişkin hükümlerinden bu tür kararlara karşı iptal davası değil temyiz (20.07.2016’dan itibaren istinaf olmak üzere) kanun yoluna başvurulması gerekir.[123]
- Yargıtay’ın bir içtihadına göre hakem yargılamasında, Yargıtay’ın bozma kararlarına karşı hakemlerin direnme hakkı yoktur.[124]
KAYNAKÇA
Akgün, E., (2017), Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi, 1. Baskı, İstanbul, 12 Levha Yayınları
Ayhan, R., Çağlar, H., Özdamar, M., (2019), Sigorta Hukuku, Ankara
Dekak, M. T., (2019), Sigorta Tahkiminde Yargılama Usulü, Başkent Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi
Erdemir, M. A., (2017), Sigorta Hukuku Uyuşmazlıklarında Tahkim, Ankara, Seçkin Yayınları
Kabukçuoğlu Özer, F. D., (2012) Sigortacılık Kanunu Şerhi, 1. Baskı, İstanbul, 12 Levha Yayınları
Karasu, R., (2016), Sigorta Tahkimi ile İlgili Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri, TAAD, S. 26
Karslı, A., (2014), Medeni Muhakeme Hukuku, 4.Baskı, İstanbul, Alternatif Yayıncılık
Kayıhan, Ş., Bağcı, Ö. , (2017), Türk Özel Sigorta Hukuku, 2. Baskı Umuttepe Yayınları
Kender, R. (2016), Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, İstanbul, 15. Baskı, 12 Levha Yayınları
Kubilay, H., (2003), Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İzmir, 2. Baskı, Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi
Möller, (1971), Versicherungsvertragsrecht, Wiesbaden
Özbek, M. S., (2013), Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, 3. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları
Özdamar, M. (2013), Sigorta Hukukunda Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim Sistemi, GÜHFD, C. 17
Öztek, S., (2009), Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Yönünden Sigortacılıkta Tahkime Bakış MİHDER, S. 2
Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M., (2016), Medeni Usul Hukuku, 4. Baskı, Ankara.
Seven,V., (2018), Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvuru Zorunluluğu, İzmir Barosu Dergisi, S. 2.
Sigorta Tahkim Komisyonu 2018 yılı Faaliyet Raporu (Çevrimiçi: www.sigortatahkim.org)
Şamlı, K. Y., (İÜ Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku A.B.D.) Deniz Ticareti ve Sigorta Hukukuna İlişkin Notlar, İstanbul.
(Çevrimiçi: https://www.slideshare.net/mobile/denizhukuku)
Ulaş, I. , (2012), Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi
Yılmaz, E., (2014), Hukuk Sözlüğü, Ankara
Yeşilova Aras, E., Yeşilova, B., (2018) Sigortacılıkta Tahkim Kararları ve Kanun Yolları, Sigorta Hukuku Sempozyumları, (Kanun Yolları) 1. Baskı, İstanbul, 12 Levha Yayınları
Yeşilova Aras, E., Yeşilova, B., Sigorta Tahkim Usulü ve Ayırt edici Özellikleri, Journal of Yasar University, (Çevrimiçi https://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/9-Ecehan-Bilgehan-YEŞİLOAVA.pdf )
(Çevrimiçi: www.sozluk.gov.tr)
(Çevrimiçi: https://www.tsb.org.tr)
1
[*] Avukat
[1] R. Kender, (2016), Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, İstanbul, B. 15, s. 1-2.
[2] R. Ayhan, H. Çağlar, M. Özdamar, (2019), Sigorta Hukuku, Ankara, s. 5-8.
[3] Kender, 2016, a.g.k. s. 2-3.
[4] H. Möller, (1971), Versicherungsvertragsrecht, Wiesbaden, s. 15 (Kender, 2016, a.g.k. s.3-4’ten naklen)
[5] Kavramlar ve tanımlar için bkz. https://www.tsb.org.tr/sigorta-tanimlari.aspx?pageID=648 (Erişim tarihi 05.11.2019)
[6] Kender, 2016, a.g.k. s. 3-5.
[7] (K.Y. Şamlı, (04.10.2017) İÜ Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku A.B.D. Deniz Ticareti ve Sigorta Hukukuna İlişkin Notlar, İstanbul, s. 62. https://www.slideshare.net/mobile/denizhukuku (Erişim tarihi 05.11.2019)
[8] H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, (2016), Medeni Usul Hukuku, B. 4, Ankara, s. 647-648.
[9] A. Karslı, (2014), Medeni Muhakeme Hukuku, B. 4, İstanbul, s. 825-826.
[10] Karslı, 2014, a.g.k. s. 815.
[11] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 669-671.
[12] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 647-648; Karslı, 2016, a.g.k. s.
[13] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 647-648.
[14] E. Yılmaz, (2014), Hukuk Sözlüğü, Ankara, s. 771.
[15] Karslı, 2014, a.g.k. s. 816-817.
[16] M. T. Dekak, (2019), Sigorta Tahkiminde Yargılama Usulü, Başkent Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, s. 26.
[17] M. A. Erdemir, (2017), Sigorta Hukuku Uyuşmazlıklarında Tahkim, Ankara, s. 15-16.
[18] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 653-655. Karslı, 2014, a.g.k. s. 820 vd.
[19] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 139-140.
[20] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 649-650.
[21] M. S. Özbek, (2013), Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, Ankara, B. 3, s. 867.
[22] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 38-39; Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 649-650.
[23] Özbek, 2013, a.g.k. s. 865-866; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 13.
[24] Ş. Kayıhan, Ö. Bağcı, (2017), Türk Özel Sigorta Hukuku, B. 2, Kocaeli, s. 265; Özbek, 2013, a.g.k. s. 865-866. Erdemir, 2017, a.g.k. s. 13.
[25] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 674-681; Dekak, 2019, a.g.k. s. 44
[26] F. D. Kabukçuoğlu Özer, (2012) Sigortacılık Kanunu Şerhi, İstanbul, s. 501.
[27] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 139-140.
[28] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 674-681; Dekak, 2019, a.g.k. s. 44.
[29] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 500 vd. ; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 13 vd.
[30] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17.
[31] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 505 vd. ; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 38-39.
[32] E. Akgün, (2017), Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi, B. 1, s. 335.
[33] I. Ulaş, (2012), Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, B. 8, Ankara, s. 141 vd. ; Akgün, 2017, a.g.k. s. 336; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 19; Kayıhan, Bağcı, 2017, a.g.k. s. 267.
[34] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 153 vd. ; Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 505 vd. ; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 34.
[35] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 139 vd.; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 18-19.
[36] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 501-502.
[37] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 5/1
[38] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 5/3
[39] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md.5/4
[40] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 501-502; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 18-19.
[41] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 501-502; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 18-19. Özbek, 2013, a.g.k. s. 865-866;
[42] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 12
[43] Ayrıntılı bilgi için bkz. E. Yeşilova Aras, B. Yeşilova, (2018) Sigortacılıkta Tahkim Kararları ve Kanun Yolları, Sigorta Hukuku Sempozyumları, B. 1, İstanbul, s. 528. (Kanun Yolları) ; Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 503-504;
[44] E. Yeşilova Aras, B. Yeşilova, Sigorta Tahkim Usulü ve Ayırt edici Özellikleri, Journal of Yasar University,https://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/9-Ecehan-Bilgehan-YEŞİLOAVA.pdf (Erişim Tarihi 15.11.2019), s. 310-312.
[45] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 5/1; Ayrıntılı bilgi için bkz. Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 504.
[46] Kayıhan, Bağcı, 2017, a.g.k. s. 267.
[47] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 529 vd.; Ulaş, 2012 a.g.k. s. 141 vd. ; Kayıhan, Bağcı, 2017, a.g.k. s. 267.
[48] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 531.
[49] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 529.
[50] Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 504.
[51] SK md. 30/8 ; Ayrıca bkz. Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 505-508.
[52] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 13/3-g.
[53] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 14/1. Ayrıca bkz. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 132 vd.
[54] SK md. 30/11; Ayrıca bkz. Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 507.
[55] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 13; Ayrıca bkz. Kabukçuoğlu Özer, 2012, a.g.k. s. 504-505.
[56] Sigorta Tahkim Komisyonu 2018 yılı Faaliyet Raporu, s.9
[57] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17.
[58] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 653; Karslı, 2014, a.g.k. s. 820-824; Ulaş, 2012 a.g.k. s. 139.
[59] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd. ; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 517 vd.
[60] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd. ; Akgün, 2017, a.g.k. s. 335; Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 520.
[61] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd. Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17; Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 520.
[62] 3.4.2013 tarih 6456 sayılı kanunla değişik Sigortacılık Kanunu md. 30/1
[63] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 520. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd.
[64] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 23. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 520. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd.
[65] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 16-17. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 520. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd.
[66] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 22-23. s. 520. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 140 vd. Özbek, 2013, a.g.k. s. 865-866;
[67] V. Seven, (2018), Tahkime Başvurmadan Önce Sigorta Şirketine Başvuru Zorunluluğu, İzmir Barosu Dergisi, S. 2, s. 97-98.
[68] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 147.
[69] M. Özdamar, (2013), Sigorta Hukukunda Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim Sistemi , GÜHFD, C. 17, s. 843-844.
[70] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 522.
[71] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 515.
[72] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 16/2; Ayrıntılı bilgi için bkz. Özdamar, a.g.k. s. 847-848;
[73] Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik md. 16/7; Ayrıntılı bilgi için bkz. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 534.
[74] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 536-537.
[75] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 26-34.
[76] S. Öztek, (2009), Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Yönünden Sigortacılıkta Tahkime Bakış MİHDER, S.2, s. 242 (Dekak, 2019, a.g.k. s.74’ten naklen)
[77] Öztek, 2009, a.g.k. s. 242; Erdemir, 2017, a.g.k. s. 33.
[78] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 33-34. Aynı yönde YİBK, T. 28.1.1994, E. 1993/4, K. 1994/1
[79] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 538.
[80] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 150-153; Özbek, 2013, a.g.k. s. 868.
[81] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 663-664.
[82] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 538; Aksi yönde görüş için bkz. Kayıhan, Bağcı, 2017, a.g.k. s. 270.
[83] Yargıtay 17.HD, T. 13.03.2014, E. 2014/2255, K. 2014/3620 (Sinerji İçtihat Bilgi Bankası)
[84] sozluk.gov.tr/?kelime=tavzih (Erişim tarihi: 15.11.2019)
[85] Dekak, 2019, a.g.k. s. 91.
[86] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 663-664.
[87] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 664
[88] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 664
[89] R. Karasu, (2016), Sigorta Tahkimi ile İlgili Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri, TAAD, S. 26 s. 60
[90] Bkz. 19.1.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlükten kalkan 1.2009 tarihli ve 27117 sayılı Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ md. 7/1-ç.
[91] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 661.
[92] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 34-35.
[93] Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 546.
[94] Bu durumda kanun yolu her halükarda açıktır. Bkz. SK md. 30/12 son cümle.
[95] Aynı yönde Yargıtay 11. HD, T. 11.01.2016, E. 2015/14245, K. 2016/47 (Sinerji İçtihat Bilgi Bankası)
[96] Aynı yönde Yargıtay 8. HD, T.19.10.2015, E.2014/16737, K.2015/18577 (Sinerji İçtihat Bilgi Bankası)
[97] SK md. 30/12; Ayrıntılı bilgi için bkz. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 546.
[98] Direkt temyiz yoluna gidileceği yönünde Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 546-547; aksi yönde Erdemir, 2017, a.g.k. s. 33-34; Dekak, 2019, a.g.k. s. 94 (naklen); aksi yönde Yüksek Mahkeme kararı için bkz. Yargıtay 17. HD T.14.02.2018, E. 2018/646, K. 2018/982.
[99] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarına göre 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem kararları istinaf kanun yoluna tabi olup incelemeler Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından yapılacaktır.
[100] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 523.
[101] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 539.
[102] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 542 vd.
[103] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40 vd.
[104] Araştırmanın bu bölümünde Ayrıntılı açıklamalar sevkedilmemiş olup Sigortacılık Kanunu’nda hüküm bulunmayan hallerde usul kurumları HMK’ya gore açıklanmıştır. Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 657.
[105] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 282.
[106] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 282-283.
[107] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40 vd.
[108] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40 vd.
[109] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 350.
[110] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40 vd.
[111] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 340 vd.
[112] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40-41.
[113] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 40-41.
[114] Ayrıca bkz. Ulaş, 2012 a.g.k. s. 152.
[115] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 161; Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 536.
[116] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 150. Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 669-671.
[117] Ulaş, 2012 a.g.k. s. 138.
[118] Pekcanıtez, Atalay, Özekes, 2016, a.g.k. s. 166-167.
[119] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 43.
[120] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 44 vd.
[121] Karasu, 2016, a.g.k. s. 60
[122] Aksi yönde Ulaş, 2012 a.g.k. s. 154.
[123] Erdemir, 2017, a.g.k. s. 48. Yeşilova Aras, Yeşilova, 2018, a.g.k. (kanun yolları), s. 510 vd.
[124] YİBGK’nun 7.11.1951 tarih, 274/1333 sayılı ve 23.10.1972 tarih 1972/2/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları.